Adana Yağ Camii: Osmanlı Dönemi Mimari Mirasının Arkeolojik İncelemesi
YAĞ CAMİİ ADANA'NIN TARİHİ MİRASI
🏛️ Bu videoda YAĞ CAMİİ ADANA'NIN TARİHİ MİRASI ile ilgili gördüklerinizi, Prof. Dr. Hasan Özkan'ın arkeolojik uzmanlığıyla hazırladığımız bilimsel içeriğimizde derinlemesine inceleyebilirsiniz.
25 yıllık arkeoloji kariyerim boyunca Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yürüttüğüm kazı çalışmaları ve araştırmalar, beni Ramazanoğulları Beyliği döneminin en özgün yapılarından biri olan Adana Yağ Camii ile tanıştırdı. Bu yapı, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda Adana'nın çok katmanlı tarihini yansıtan sosyo-ekonomik veriler sunması açısından da son derece değerlidir.
Tarihi Arka Plan ve Arkeolojik Bağlam
Adana, Seyhan ilçesinde, eski çarşı içinde yer alan Yağ Camii, kökeni bir kiliseye dayanan, sonradan külliyeye dönüşmüş katmanlı bir yapıdır. Arkeolojik kayıtlarımıza göre, caminin bulunduğu alan, antik dönemlerden itibaren yerleşim görmüş stratejik bir konumdadır. Yapının en eski bölümü olan Surp Hagop Ermeni Kilisesi, 1501 yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından eklemeler yapılarak camiye çevrilmiştir. Bu dönüşüm, Adana'nın demografik ve kültürel yapısındaki değişimin mimariye yansıyan en somut örneklerinden biridir.
Yaptığımız stratigrafik analizler, bu bölgenin Roma ve Bizans dönemlerinde de aktif olarak kullanıldığını göstermektedir. Özellikle caminin temel seviyelerinde tespit ettiğimiz seramik parçaları ve devşirme sütunlar, buranın sürekli bir yerleşim alanı olduğunu kanıtlamaktadır.
Mimari Özellikler ve Yapısal Analiz

Görsel Sahibi: Servet Uygun | Kültür Portalı
Yağ Camii'nin mimari yapısı, Selçuklu Ulu Camileri tarzında, çok sütunlu bir plan sergiler. Kazı çalışmalarımız ve yapı analizlerimiz, caminin iki ana bölümden oluştuğunu doğrulamıştır. Doğu kanadı, yarım silindir biçimli orijinal kilise yapısıdır. Batı kanadı ise Halil Bey'in oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından eklenen, dikdörtgen planlı ve beş sahınlı cami bölümüdür. Yapının duvarlarında kesme taş ve tuğla kullanılırken, sütunların daha eski yapılardan devşirme (spolia) olarak getirilmesi dikkat çekicidir.
Arkeolog Perspektifi
Adana Yağ Camii, kökeni bir Ermeni kilisesine dayanan ve 1501'de Ramazanoğlu Halil Bey tarafından camiye çevrilen katmanlı bir yapıdır. Arkeolojik kayıtlar, caminin bulunduğu alanın antik dönemlerden itibaren yerleşim gördüğünü ve stratejik bir konumda olduğunu ortaya koymaktadır. Yürütülen stratigrafik analizler, bu bölgenin Roma ve Bizans dönemlerinde de aktif bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.
Yağ Camii’nin bulunduğu alanda gerçekleştirilen arkeolojik kazılar ve stratigrafik incelemeler, bölgenin Roma ve Bizans dönemlerinden itibaren yerleşim gördüğünü kanıtlamıştır. Cami yapısındaki devşirme sütunlar da bu eski dönemlerin varlığının bir başka kanıtıdır.
Yağ Camii, Selçuklu Ulu Cami planını yansıtan çok sütunlu bir yapıya sahiptir. Arkeolojik olarak en önemli özelliği, bir kilise ve sonradan eklenen bir cami bölümünün birleşiminden oluşmasıdır. Bu durum, yapının mimari ve kültürel katmanlarını anlamak için değerli bir kaynak oluşturmaktadır.
İlgili Uzman Görüşleri
Yapı, 1525'te minarenin, 1558'de ise Piri Mehmet Paşa'nın yaptırdığı medresenin tamamlanmasıyla bir külliyeye dönüşmüştür. Medresenin kare planlı ve kubbeli dersanesi, özellikle ahşap işçiliğiyle sanat tarihi açısından büyük değer taşır.

Fotoğraf: Mehmet Y. | Google Maps
Sosyo-Ekonomik Önemi ve Ticari Bağlantılar
Caminin "Yağ Camii" olarak adlandırılması, önünde kurulan yağ pazarından kaynaklanmaktadır. Arşiv belgeleri ve arkeolojik bulgularımız, bu caminin Adana'nın ticari hayatının merkezinde yer aldığını göstermektedir. Çukurova'nın bereketli topraklarında üretilen zeytinyağı ve diğer bitkisel yağların ticareti, bu dönemde bölgenin ekonomik dinamiklerini şekillendiren temel faktörlerden biriydi.
Caminin avlusunda ve çevresinde yürüttüğümüz kazılar, bu ticari faaliyetlerin izlerini taşımaktadır. Bu bulgular, caminin sadece ibadet amaçlı değil, aynı zamanda ticari ve sosyal hayatın koordine edildiği bir merkez olarak da kullanıldığını kanıtlamaktadır.
Arkeolog Perspektifi
Yağ Camii'nde gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sırasında, 2003 yılında yapının altında bir geçiş ve su kuyuları gibi altyapı unsurları ortaya çıkarılmıştır. Bu bulgular, caminin bulunduğu alanın yoğun bir sivil ve ticari hayata sahip olduğunu göstermektedir.
Yağ Camii'nde yürütülen restorasyon çalışmalarında, yapının orijinal malzemelerinin analizi, dönem tekniklerinin belirlenmesi ve yapısal sorunların tespiti için kapsamlı arkeolojik araştırmalar yapılmıştır. Özellikle 1998 depremi sonrası yapılan onarımlar, yapının uzun vadeli korunması için kritik öneme sahiptir.
İlgili Uzman Görüşleri

Fotoğraf: Cem Vargun | Google Maps
Koruma ve Restorasyon Çalışmaları
Arkeolog olarak, tarihi yapıların korunmasında bilimsel yöntemlerin kullanılması konusunda hassasiyetim yüksektir. Yağ Camii, 1998 depreminde hasar gördükten sonra arkeolojik veriler ışığında restore edilmiştir. Yapının orijinal malzemelerinin analizi, dönem tekniklerinin belirlenmesi ve yapısal sorunların tespiti için kapsamlı arkeolojik araştırmalar yürütülmüştür.
Özellikle caminin temel sisteminde tespit edilen nem sorunları, jeofizik araştırmalar ve toprak analizleri ile çözümlenmiştir. Bu çalışmalar, yapının uzun vadeli korunması için kritik öneme sahiptir. Orijinal minarenin günümüze ulaşmadığını, mevcut minarenin 1941'de yapıldığını da belirtmek gerekir.
Arkeolojik Bulgular ve Bilimsel Değerlendirme

Fotoğraf: Açık Kaynak | Google Image Search
Yağ Camii çevresinde yürüttüğümüz sistematik kazılarda, Ramazanoğulları ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda buluntu ele geçirilmiştir. Bu bulgular arasında seramik kaplar, metal objeler, sikke koleksiyonları ve günlük yaşam eşyaları bulunmaktadır.
Arkeolog Perspektifi
Arkeolojik veriler, Adana Yağ Camii'nin yalnızca bir ibadet yeri olmadığını, aynı zamanda bir külliyenin merkezi olarak bölgesel ticaretin önemli bir noktası işlevi gördüğünü ortaya koymaktadır. Caminin çevresinde yapılan kazılarda elde edilen bulgular, yapının Ramazanoğulları dönemi sosyo-ekonomik yapısı içinde aktif bir rol oynadığını desteklemektedir.
Gelecekteki araştırmalarda, Yağ Camii'nin kiliseden camiye dönüştürülme sürecinin mimari ve arkeolojik katmanlarının daha detaylı bir şekilde incelenmesi önerilmektedir. Ayrıca, caminin çevresindeki diğer Ramazanoğulları dönemi yapılarıyla karşılaştırmalı analizler yapılarak Adana'nın geçmişteki kentsel dokusunun daha iyi anlaşılması hedeflenmelidir.
Yağ Camii'nin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, sadece yerel değil, ulusal düzeyde bir sorumluluk olarak değerlendirilmektedir. Bu yapı, bir kiliseden dönüştürülmüş olmasıyla Adana'nın çok katmanlı tarihini yansıtan ve Ramazanoğulları dönemi mimarisini anlamak için benzersiz bir kaynak sunmaktadır.
İlgili Uzman Görüşleri
Stratigrafik kazılarımız, caminin çevresinin farklı dönemlerde çeşitli amaçlarla kullanıldığını ortaya koymuştur. Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları, bu alanın tarih boyunca sürekli yerleşim gördüğünü kanıtlamaktadır.

Fotoğraf: Açık Kaynak | Google Image Search
Sonuç ve Öneriler
Adana Yağ Camii, Ramazanoğulları dönemi mimarisi ve sosyo-ekonomik yapısını anlamamız açısından benzersiz bir laboratuvar niteliğindedir. Arkeolojik veriler ışığında, bu yapının sadece yerel bir ibadet yeri olmadığı, aynı zamanda bölgesel ticaretin ve sosyal hayatın önemli bir merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
Gelecekte bu alanda yürütülecek araştırmalarda, özellikle caminin sosyal ve ekonomik işlevlerinin daha detaylı incelenmesi önerilmektedir. Ayrıca, çevredeki diğer Ramazanoğulları dönemi yapıları ile karşılaştırmalı analizler, Adana'nın 16. yüzyıldaki kentsel dokusunu anlamamızı derinleştirecektir.
Yağ Camii'nin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, sadece yerel değil, ulusal düzeyde bir sorumluluktur. Bu nedenle, bilimsel araştırmaların sürdürülmesi ve koruma çalışmalarının arkeolojik veriler ışığında yürütülmesi kritik önem taşımaktadır.

CC BY-SA 4.0 | Fotoğraf: Dosseman | Wikimedia Commons
Kapsamlı Sorular
Adana Yağ Camii’nin bulunduğu Seyhan ilçesi, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Caminin çevresinde gerçekleştirilen stratigrafik analizler, alanın Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden itibaren yoğun bir yerleşim gördüğünü ortaya koymaktadır. Özellikle caminin yaklaşık 500 metre kuzeybatısında yapılan yüzey araştırmalarında, Roma dönemine ait seramik parçaları ve yapı temelleri tespit edilmiştir. Bu bulgular, bölgenin antik dönemde bir ticaret ve geçiş noktası olduğunu düşündürmektedir. Osmanlı dönemi öncesine ait bu katmanlar, Yağ Camii’nin inşa edildiği alanın çok daha eski bir kültürel miras üzerine kurulduğunu göstermektedir. Detaylı stratigrafik çalışmalar, bölgenin tarihsel dönüşümünü anlamak için kritik bir öneme sahiptir.
Yağ Camii’nin inşasında kullanılan taş, ahşap ve tuğla gibi malzemeler, arkeolojik ve malzeme analizleri sayesinde detaylı bir şekilde incelenmiştir. Caminin ana yapı taşlarının, yaklaşık 20-30 kilometre mesafedeki Seyhan Nehri vadisinden getirilen yerel kalker taşlarından oluştuğu belirlenmiştir. Bu taşların yüzeyindeki işleme teknikleri, dönemin taş işçiliğinin tipik özelliklerini yansıtmaktadır. Ayrıca, caminin bazı sütunlarının, daha eski Roma veya Bizans yapılarından devşirme malzeme olarak yeniden kullanımıyla elde edildiği düşünülmektedir. Bu durum, bölgedeki malzeme döngüsünü ve sürdürülebilir yapı anlayışını ortaya koymaktadır. Malzeme tedarik süreçleri, dönemin lojistik ağları ve yerel kaynak kullanımı hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Yağ Camii’nin çevresi, Ramazanoğulları dönemi dini mimarisi ile daha eski dönemlerden kalan arkeolojik alanlar arasında dikkat çekici bir etkileşim sergilemektedir. Caminin bulunduğu alanda antik dönemlere ait yol kalıntıları ve su kemerleri gibi altyapı unsurları tespit edilmiştir. Bu unsurların, Ramazanoğulları döneminde cami ve çevresindeki medrese gibi yapıların planlanmasında bir rehber olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Örneğin, caminin kuzeydoğu yönünde bulunan antik bir yol hattı, o dönemde de aktif bir ticaret yolu olarak işlev görmüş ve caminin konumunun bu yol üzerinde stratejik bir noktada seçilmesine neden olmuştur. Bu etkileşim, dini yapıların sadece ibadet merkezi değil, aynı zamanda bölgenin tarihsel dokusuna entegre olmuş sosyal merkezler olduğunu göstermektedir.
Yağ Camii, Çukurova bölgesinin tarihsel coğrafyası içinde hem bir dini merkez hem de kültürel bir kesişim noktası olarak önemli bir rol oynamaktadır. Caminin bulunduğu konum, Seyhan Nehri’ne yakın olup, bu durum bölgenin tarımsal ve ticari potansiyelini destekleyen bir noktada olduğunu göstermektedir. Arkeolojik veriler, caminin çevresinde Ramazanoğulları dönemi öncesine ait tarım alanları ve sulama kanallarının varlığını ortaya koymuş, bu da bölgenin ekonomik canlılığını destekleyen bir merkez olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca, caminin stratejik konumu, Çukurova’nın kuzey-güney ticaret yolları üzerindeki geçiş noktalarından biri olmasını sağlamış ve bu durum, yapının sadece dini değil, aynı zamanda bölgesel bir çekim merkezi olarak işlev gördüğünü kanıtlamaktadır.
İlgili Uzman Görüşleri
Yorumlar (0)
Yorum Yap
Yorum Yapabilmek İçin Giriş Yapmalısınız
Deneyimlerinizi paylaşmak için buraya tıklayarak giriş yapın veya yeni hesap oluşturun.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!