Antalya Laertes Antik Kenti: Alanya'nın Bulutların Üzerindeki Gizli Hazinesi

Alanya denilince aklınıza sadece plajlar ve deniz gelmesine izin vermeyin. Şehrin 25 kilometre uzağında, deniz seviyesinden 850 metre yükseklikte, Toros Dağları'nın kucağında sizi bekleyen bir antik kent var: Laertes. Yunanca Λαέρτης olarak yazılan bu kent, adını Troia efsanesinden alıyor - evet, meşhur Odysseus'un babasının adını taşıyor. Gözüküçüklü Köyü yakınlarında, Cebel-i Reis Dağı'nın güney eteklerinde kurulmuş bu antik yerleşim, balta girmemiş ormanlar içinde saklı bir hazine gibi.

Yolculuğun Başlangıcı: Ulaşım ve İlk İzlenimler

Size dürüst olmak gerekirse, Laertes'e ulaşmak küçük bir macera. Alanya-Mersin karayolunun 13. kilometresinde Mahmutlar Kasabası'ndan sonra Gözüküçüklü Köyü'ne sapacaksınız. Köye vardığınızda batıya doğru ayrılan yolu takip edeceksiniz. Buradan sonraki 6 kilometrelik patika ve stabilize yol, binek araçlar için biraz zorlayıcı olabilir - özellikle yağışlı havalarda dikkatli olmanızı öneririm.

Yön işaretleri yok maalesef. Ama endişelenmeyin, önceki ziyaretçilerin bıraktığı ayak izlerinden oluşan patikalar sizi yönlendirecek. Bu işaretsizlik aslında kentin henüz kitle turizmine açılmamış olmasının bir göstergesi. Siz de benim gibi kalabalıklardan uzak, otantik keşifler seviyorsanız, bu durum size avantaj sağlayacak.

Tarih Sayfalarında Laertes

Laertes'in tarihi MÖ 7. yüzyılın son çeyreğine kadar uzanıyor. Antik Çağ'da Dağlık Kilikya olarak bilinen bölgenin sınırları içinde, savunmaya son derece uygun bir coğrafyada, göğüs biçiminde bir tepe üzerinde kurulmuş. İç kesimde olmasına rağmen kentin bir limanı, yani demirleme yeri bile varmış - bu detay bölgenin ticari önemini gösteriyor.

Kentin en parlak dönemi MS 1. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar süren Roma dönemine denk geliyor. Özellikle İmparator Claudius zamanında kent oldukça gelişmiş. Helenistik döneme ait kalıntıların azlığı dikkatinizi çekebilir - bunun nedeni o dönemde bölgenin korsanların elinde olması. Evet, Akdeniz korsanları sadece filmlerde değil, gerçekten de bu bölgelerde hüküm sürmüş.

İlginç bir detay daha: Yunan filozof Diogenes Laertius'un bu kasabadan geldiği düşünülüyor. George Bean ve Terence Mitford isimli araştırmacılar 1962 yılında kentte incelemelerde bulunmuş ve önemli bulgular elde etmişler.

Orman İçinde Dağılmış Mimari Kalıntıları

Laertes'i özel kılan şey, kalıntılarının balta girmemiş bir orman içinde dağılmış olması. Kentten günümüze ulaşan en sağlam yapılar gözetleme kuleleri. Bu kuleler, kentin stratejik önemini gözler önüne seriyor.

Orman içinde yürürken karşınıza çıkacak yapılar:

• Agora ve Exedra: Kentin kalbi sayılabilecek agora kalıntıları ve halkın sohbet için kullandığı yarım daire biçimindeki oturma birimi olan exedra hâlâ ayakta.
• İmparatorlar Caddesi: Antik kentin ana arterini oluşturan bu cadde üzerinde yürümek, zamanın derinliklerine yolculuk yapmak gibi.
• Tiyatro/Odeon: Auditorium olarak da adlandırılan bu yapının kalıntıları, kentin kültürel yaşamına dair ipuçları sunuyor.
• Tapınaklar: İmparator Claudius'a, Sezar'a, Apollon'a ve Zeus Megistos'a ait tapınak kalıntıları bulunuyor. Her biri farklı bir inancın ve dönemin tanığı.
• Hamam ve Sarnıçlar: Roma döneminin vazgeçilmez yapıları olan hamam ve su depolama sistemleri görülebilir durumda.
• Ev Kalıntıları: Sıradan insanların yaşadığı evlerin izleri, gündelik hayata dair bilgiler veriyor.

Nekropol alanında çok sayıda ostotek yani kül kutusu parçaları ve kaideleri görebilirsiniz. Bu detaylar, antik dönem cenaze geleneklerine ışık tutuyor.

Müzede Saklanan Hazineler

Laertes'ten çıkarılan en önemli eserler şu anda Alanya Müzesi'nde sergileniyor. Kenti ziyaret etmeden önce veya sonra mutlaka müzeye uğramanızı tavsiye ederim.

Fenike Yazıtı (Cebelireis Dağı Yazıtı) bunların en önemlisi. MÖ 7. yüzyıla ait, üç yanı Fenike dilinde yazılmış bu taş yazıt, kentin tarihini çok eskiye götürüyor. Roma öncesi döneme ait tek örnek olması nedeniyle paha biçilmez bir değere sahip.

Bir diğer önemli bulgu ise MS 138 tarihli askeri diploma. Pamfilya Valisi'nin adının geçtiği bu terhis belgesi, Suriyeli bir askere verilen Roma vatandaşlığı ve evlenme hakkını belgeliyor. Bu tür yazıtlar, kentin askeri ve sosyal yapısına, hukuki sistemine dair çok değerli bilgiler sunuyor.

Ziyaretiniz İçin Pratik Öneriler

Laertes'i ziyaret etmek için özel bir hazırlık gerekiyor. Öncelikle şunu söyleyeyim: ören yerine giriş ücretsiz ve ziyaret saati kısıtlaması yok. Bu da istediğiniz zaman, istediğiniz kadar kalabileceğiniz anlamına geliyor.

Yanınıza mutlaka bol su alın. Bölgede herhangi bir tesis bulunmuyor. Etraf taşlık ve dikenli olduğu için rahat, iyi bir ayakkabı şart - tercihen trekking ayakkabısı giymenizi öneririm. Şapka ve güneş kremi de unutmayın, özellikle yaz aylarında güneş oldukça sert olabiliyor.

Kent sakin ve huzurlu bir atmosfere sahip. Kaplumbağa ve kertenkelelerle karşılaşmanız çok muhtemel - onları rahatsız etmeden fotoğraflarını çekebilirsiniz. 850 metre yükseklikte olduğunuz için, özellikle sabah saatlerinde bulutların üzerinde yürüyormuş gibi hissedeceksiniz. Manzara gerçekten muhteşem ve fotoğraf tutkunları için cennet gibi bir yer.

Keşfin Tadını Çıkarın

Laertes, Alanya'nın gözden kaçan incilerinden biri. Kalabalık turistik mekanların aksine, burada tarihi kendi hızınızda, kendi keşfetme zevkinizle yaşayabilirsiniz. Orman içinde dağılmış agora, hamam, sarnıç, tapınak ve tiyatro kalıntılarını ararken kendinizi bir arkeolog gibi hissedeceksiniz.

Dim Vadisi ağzında yükselen bu antik kent, sadece tarih meraklıları için değil, doğa severler ve fotoğraf tutkunları için de ideal bir destinasyon. Bulutların üzerindeki o eşsiz manzara, yolun zorluğuna değecek. Size tavsiyem: sabah erken saatlerde çıkın, hem serin olsun hem de o büyülü ışığı yakalayın.

Laertes, henüz keşfedilmeyi bekleyen, otantik bir deneyim sunuyor. Alanya'ya geldiğinizde sadece denize girmekle kalmayın, bu antik kenti de rotanıza ekleyin. Tarih, doğa ve macera bir arada - daha ne isteyebilirsiniz ki?