Antalya Limyra Antik Kenti: Tarihin Rehberliğinde Geçmişe Yolculuk

Toçak Dağı Eteklerindeki Antik Başkent

Finike'nin Saklısu bölgesinde, Toçak Dağı'nın güney eteklerinde karşınıza çıkan Limyra Antik Kenti, Likya uygarlığının en büyüleyici kalıntılarından birini sunuyor. Antik dönemde Likçe "Zemuri", Grekçe "Λίμυρα" olarak bilinen bu kent, MÖ 7. yüzyıldan günümüze kadar uzanan zengin bir tarihi mirasa sahip.

Kenti ilk gördüğünüzde, akropol ve düzlük arasındaki muhteşem uyumu fark edeceksiniz. Kuzeydeki akropol bölümü erken dönem yapılarıyla dikkat çekerken, güneyindeki düzlükteki Roma ve Bizans surları içindeki alan, farklı medeniyetlerin izlerini barındırıyor.

Akropolden Düzlüğe Uzanan Mimari Harikalar

Akropol bölümü, kuzeyde bir iç kale ve aşağı kaleden oluşan etkileyici bir yapıya sahip. Aşağı kalede gezinirken surları, sarnıçları, Bizans kilisesini ve özellikle Perikle Heroonu'nu görebilirsiniz. Bu MÖ 4. yüzyıla tarihlenen anıt mezar, Kral Perikle'ye ait olup mimarisi Xanthos'taki Nereidler Anıtı'na benziyor.

Akropolün düzlüğe ulaştığı noktada, karayolu kenarında tiyatro sizi karşılıyor. Orijinali Helenistik döneme ait olan bu yapı, MS 141'de büyük bir onarım görmüş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Roma ve Bizans dönemi surları düzlükteki alanı çevreliyor, özellikle Limyros Çayı'nın batısındaki Erken Bizans suru daha eski kalıntıları içeriyor.

Likya'nın En Büyük Kaya Mezarı Koleksiyonu

Limyra'nın en çarpıcı özelliklerinden biri, 400'ü aşkın kaya mezarına ev sahipliği yapması. Likya'nın en çok kaya mezarına sahip kentlerinden biri olan Limyra'da, bu mezarların çoğu ismen biliniyor. Bir tepenin kenarına inşa edilmiş stadion da 30 oturma sıralı ve diazomalı yapısıyla dikkat çekiyor.

Helenistik dönemde yapılan Ptolemaion, II. Ptolemaios Philadelphos'a teşekkür amacıyla dikilmiş anıtsal bir yapı. İmparator Augustus'un manevi oğlu Gaius Caesar adına MS 4 yılında yapılmış Kenotaph ise içinde naaşı olmayan anıtsal mezar olarak öne çıkıyor. Erken İmparatorluk dönemine ait Ornimythos Kemeri de yazıtlı ve istisnai mimari özellikleriyle ziyaretçileri büyülüyor.

Bin Yıllık Tarihsel Yolculuk

Kazılarda MÖ 7. yüzyıla kadar giden katmanlar tespit edilmiş olsa da, kentin en parlak dönemi MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında Likya Kralı Perikle zamanında yaşanmış. Bu dönemde Likya'nın başkenti olan Limyra, Perikle'nin Likya Birliği'ni kurmaya çalıştığı merkez haline gelmiş.

Büyük İskender sonrası dönemde I. Ptolemaios Soter ve oğlu II. Ptolemaios Philadelphos zamanlarında önemini koruyan kent, MS 2. ve 3. yüzyıllarda Roma döneminde ikinci parlak devrini yaşamış. Depremlere rağmen yeniden inşa edilen kent, Gaius Caesar'ın MS 4 yılında burada ölmesiyle de tarihe geçmiş.

Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan Limyra, 8.-9. yüzyıl Arap akınları sonrası terk edilmiş. 1969'da J. Borchhardt ile başlayan kazılar, 2002'den itibaren Avusturya Viyana Üniversitesi tarafından sürdürülüyor.

UNESCO Dünya Mirası Adayı

Limyra Antik Kenti, Likya Uygarlığı Antik Kentleri kapsamında 2009 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alıyor. Hem Likya Birliği'nin başkenti hem de önemli bir piskoposluk merkezi olmuş bu antik kent, her gün 08:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açık. Gişe kapanış saati 16:30 olup, T.C. vatandaşları için MüzeKart geçerli.

Antalya Müzesi'nde sergilenen Perikle Heroonu, Ptolemaion ve Gaius Caesar Anıt Mezarı'nın önemli parçaları, kentin sanat değerini gözler önüne seriyor. Augustus dönemi realizmini yansıtan mermer kabartmalar ve plastik eserler, Limyra'nın antik dönemdeki sanatsal zenginliğinin birer kanıtı.