Antalya Simena Antik Kenti: Demre'nin Suya Gömülü Arkeolojik Hazinesi

Kekova'nın Karşısındaki Antik Liman Kenti

Antalya'nın Demre ilçesinde, Kekova Adası'nın tam karşısında uzanan kayalık yarımada üzerinde, Türkiye'nin en büyüleyici antik kentlerinden biri sessizce bekliyor. Simena Antik Kenti, Likçe adıyla Zemuri olarak bilinen bu eşsiz yerleşim, denizden ulaşılabilen nadir antik kentlerimizden biridir. Kaleköy Mahallesi sınırları içerisinde yer alan kent, Kekova Özel Çevre Koruma Alanı'nın 260 kilometrekarelik alanında korunan bir arkeolojik hazine niteliğindedir.

Antik Depremlerin İzlerini Taşıyan Batık Kent

Arkeolojik kazılarımızda ortaya çıkan bulgular, Simena'nın antik dönemdeki şiddetli depremlerden ciddi zarar gördüğünü ve kısmen suya gömüldüğünü göstermektedir. Kıyıda su içinde kalan merdivenler, mendirek kalıntıları ve yapı temelleri, bu doğal felaketin boyutlarını gözler önüne seriyor. Kent, kuzeydoğudan güneybatıya doğru uzanan dil şeklindeki konumuyla, antik dönemde Akdeniz'in en şiddetli dalgalarına karşı denizciler için kritik bir korunma limanı işlevi görmüştür.

Kayaya Oyulmuş Tiyatro ve Orta Çağ Kalesi

Kaleye ulaştığınızda ilk karşılaştığınız yapı, Likya şehirleri içindeki en küçük tiyatrodur. Kayaya oyularak inşa edilen bu mimari başyapıt, yedi oturma sırası ve yaklaşık üç yüz kişilik kapasitesiyle dikkat çeker. Kentin stratejik önemini yansıtan kalesi ise Orta Çağ'da yeniden kullanılmış, Orta Çağ surlarının oluşturduğu iç kalede tapınak kalıntıları ve bir stoa yer almıştır. Kale içindeki su sarnıçları, kaya mezarları ve önce tapınak, ardından kilise, en son cami olarak kullanılmış dini yapı izleri, kentin çok katmanlı tarihini gözler önüne serer.

Roma Hamamı ve İmparator Titus'a Armağan

Kıyıda bulunan MS 79 yıllarında yapıldığı düşünülen Roma hamam kompleksi kalıntıları, özel bir tarihi öneme sahiptir. Hamam üzerindeki kitabe, "Aperlai halkı ve meclisi ile birliğin diğer şehirleri tarafından İmparator Titus'a armağan edilmiştir" yazmaktadır. Bu bulgu, Simena'nın Roma İmparatorluğu dönemindeki siyasi konumunu ve Likya Birliği içindeki yerini anlamamızda kritik bir rol oynamaktadır.

Nekropol Alanı ve Likya Lahitleri

Kalenin kuzeydoğusunda, bugünkü evlerle iç içe konumlanan geniş nekropol alanı, Likya mezar mimarisinin en güzel örneklerini barındırır. Aralarında Likya tipi lahitlerin de bulunduğu bu alan, su içinde kalan lahitlerle birlikte eşsiz bir görünüm sunar. Lahitlerden birinin üzerinde "İdargus oğlu Mentor'a ait olduğu" mezar kitabesi okunabilmektedir. Ev tipi mezarların birinde bulunan Likya dilinde yazılmış yazıt ise, antik Likya yazısının çözümlenmesinde önemli veriler sunmaktadır.

MÖ 4. Yüzyıldan Günümüze Uzanan Tarih

Kentin tarihi, Likya yazısıyla yazılmış kitabeler ve Aperlai şehrinde bulunan gümüş sikkelerden anlaşıldığı üzere MÖ 4. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Şehrin adı ilk kez MS 1. yüzyılda Pilinius tarafından anılmıştır. Simena, Likya Birliği'nde Aperlai tarafından temsil edilmiş, Apollonia ve İsinda'nın da dahil olduğu bir federasyona üye olarak varlığını sürdürmüştür. Roma İmparatorluğu'na katıldıktan sonra da bağımsız bir kent olarak faaliyetini devam ettirmiştir.

Akdeniz Ticaretinin Merkezi

Nümismatik veriler ve arkeolojik bulgularımız, Simena'nın Antik Çağ'da tüm Akdeniz, Ege ve Karadeniz uygarlıkları ile yoğun ticaret ilişkisi içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Ören yerinde Helenistik dönem sur kalıntıları, Roma dönemi yapı harabeleri, Bizans dönemi kale kalıntıları ve Klasik döneme ait en eski yerleşim izleri bir arada bulunmaktadır.

UNESCO Dünya Mirası Adayı

Simena Antik Kenti, Likya uygarlığının ve mimarisinin en önemli örneklerinden biri olarak, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne önerilen "Likya Uygarlığı Antik Kentleri" arasında yer almaktadır. Kent, Kekova Özel Çevre Koruma Alanı içerisinde birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescilli durumda olup, Üçağız'dan Kaş veya Demre üzerinden motorlu teknelerle deniz yoluyla ulaşılabilmektedir. Sahilden kaleye dik patika ve basamaklar yardımıyla çıkılan bu eşsiz antik kent, suya gömülü kalıntıları ve kayaya oyulmuş mimarisiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir arkeolojik deneyim sunmaktadır.