Burdur Arkeoloji Müzesi: Resimleri ve Fotoğraf Galerisi

Burdur'un kalbinde, Osmanlı döneminden kalan Pirkulzade Kütüphanesi'nin mimarisinden esinlenerek inşa edilen bu özel yapı seni karşılıyor. 1956'da toplanmaya başlanan eserlerle kurulan müze, 12 Haziran 1969'da kapılarını açtı. Açık renkli taşlardan yükselen duvarlar, çam ağaçlarının gölgesinde 69 bin eserin bekleyişini müjdeliyor. Neolitik Çağ'dan Osmanlı'ya uzanan zaman yolculuğuna hazır mısın?

Bahçede sergilenen taş kalıntılar, antik dönemlerin sessiz tanıkları. Düzgün taşlarla döşeli zemin üzerinde, Sagalassos ve Kibyra'dan gelen mermer parçalar hikayelerini anlatıyor. Yeşil alanda yükselen çam ağaçları, tarihi medrese kütüphane binasının izlerini taşıyan bu alanda huzurlu bir atmosfer yaratıyor. Her adımda farklı bir çağın nefesi hissediliyor.

Avluda dizilen heykeller, Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'daki izlerini gözler önüne seriyor. Çam ağaçlarının altında bekleyen mermer figürler, Antoninler Çeşmesi'nden gelen Apollo ve Satyr heykelleriyle birlikte sessiz bir konser veriyor. 2006'da genişletilen bu alan, tarihi medrese bahçesinin ruhunu günümüze taşıyor. Geçmişin sesi burada yankılanıyor.

Yeşil duvarlı salonda, antik figürler yeniden hayat buluyor. Sagalassos'tan gelen mermer heykeller, MS 2. yüzyılın sanat anlayışını yansıtıyor. Farklı boyutlardaki eserler, Roma döneminin güçlü ifade gücünü ortaya koyuyor. Her heykel, binlerce yıl öncesinin usta ellerinden çıkmış birer sanat harikası. Sessizlik içinde konuşan taşların dili evrensel.

Raflarda sıralanan seramikler, MÖ 6500'lerden günümüze uzanan çömlek sanatının şaheserleri. Hacılar Höyüğü'nden çıkan kaplar, zigzag ve geometrik desenleriyle Anadolu'nun en özgün örneklerini sunuyor. Kulplu çömlekler ve taş aletler, Neolitik dönemin günlük yaşamını canlandırıyor. Bu eserler, müzenin uluslararası tanınırlığını artıran hazineler arasında yer alıyor.

Beyaz mermerden yontulmuş büstler, Roma portre sanatının inceliklerini yansıtıyor. Uzun saçlı ve sakallı erkek figürü, dönemin aristokrat sınıfının temsilcisi. Yanındaki büst ise farklı bir karakter ifadesiyle dikkat çekiyor. MS 2-3. yüzyıldan kalan bu eserler, antik dönem heykeltraşlarının ustalığını gözler önüne seriyor. Her çizgi, o dönemin yaşam felsefesini anlatıyor.

Karacaören Lahit Kapağı, MS 2-3. yüzyılın mezar sanatının nadide örneği. Klinede uzanır şekilde betimlenen karı-koca figürü, Roma döneminin ölü gömme geleneğini yansıtıyor. Kadın figürünün uzun kıyafetleri ve erkek figürünün duruşu, o dönemin sosyal yapısını gözler önüne seriyor. Taş üzerindeki her detay, binlerce yıl öncesinin aile bağlarını anlatıyor.

Taş rölyef üzerindeki savaş sahnesi, antik dönem savaşçılarının mücadelesini betimliyor. Karşılıklı kucaklaşan figürler ve dövüşen savaşçılar, o dönemin askeri kültürünü yansıtıyor. Her figürün duruşu, Roma döneminin güç ve cesaret anlayışını ortaya koyuyor. Usta ellerin taşa kazıdığı bu sahne, binlerce yıl sonra hala canlılığını koruyor.

Elinde saz ya da lir tutan figür, antik dönemin müzik kültürünü yansıtıyor. Uzun kıyafetler içindeki bu karakter, Roma döneminin sanatsal yaşamını gözler önüne seriyor. Kabartma tekniğiyle işlenen detaylar, o dönemin müzik aletlerini ve giyim tarzını belgeliyor. Dans Eden Kızlar Frizi'ni hatırlatan bu eser, Sagalassos'un kültürel zenginliğini anlatıyor.

Tarihi taş kabartmada, antik savaşçıların birbiriyle mücadelesi dramatik bir şekilde betimlenmiş. İki figürün temas halindeki duruşu, Roma döneminin askeri geleneklerini yansıtıyor. Taş üzerindeki her çizgi, binlerce yıl öncesinin güç gösterilerini anlatıyor. Bu tür rölyefler, antik dönem sanatçılarının gerçekçi ifade gücünü ortaya koyuyor.

Kıvırcık saçları ve dolgun sakalıyla güçlü bir ifadeye sahip bu heykel, Roma portre sanatının doruk noktalarından biri. Taş üzerindeki her detay, antik dönem heykeltraşlarının ustalığını yansıtıyor. Yüz hatlarındaki ifade, o dönemin güç ve otorite anlayışını gözler önüne seriyor. Belki de Roma İmparatoru Valerianus'a ait bronz torso gibi önemli bir figürün temsili.

Aydınlık salonda bir araya gelen beyaz mermer heykeller, binlerce yıllık sanat yolculuğunun son durağı. Farklı pozisyonlarda yerleştirilen eserler, 2008'de 'Gezilip Görülmeye Değer Müze' ödülünü kazanan bu mekanın haklı gururunu yansıtıyor. Neolitik Çağ'dan Osmanlı'ya uzanan zaman tünelinde geçirdiğin anlar, belleğinde kalıcı izler bıraktı. Görüşmek üzere!