Burdur Lisinia Doğa Proje Alanı: Resimleri ve Fotoğraf Galerisi

Burdur Gölü kıyısında uzanan bu eşsiz alan, 2005 yılında Veteriner Hekim Öztürk Sarıca'nın vizyonuyla hayat buldu. Antik çağlardaki Lisinia ismini taşıyan proje, doğan ve batan güneşin sudaki pırıltısından ilham alıyor. Türkiye'nin ilk Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezlerinden biri olan alan, üç yıllık izin sürecinin ardından resmiyet kazandı. Kanser ve doğa bozulmasına karşı farkındalık yaratmak amacıyla kurulan bu bağımsız proje, tamamen gönüllü çalışmalarla destekleniyor.

Koni şeklindeki ahşap yapılar, projenin ekolojik felsefesini yansıtıyor. Doğal malzemelerle inşa edilen bu eğitim alanları, sürdürülebilir mimari anlayışının örnekleri. Her yapı, çevresel uyumu gözetilerek tasarlanmış. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na on yıllığına bedelsiz hibe edilen alanda, doğal yapı korunarak ekolojik üretim merkezleri oluşturuldu. Geleneksel inşaat tekniklerinin modern ekoloji anlayışıyla buluştuğu bu yapılar, doğayla uyum içinde yaşamın sembolü.

Güneşli havada parıldayan ahşap yapılar, 120 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan alanın konuk odaklarını oluşturuyor. Her yapı, farklı eğitim programları için tasarlanmış. Doğa eğitimi projesi kapsamında düzenlenen atölyeler, bu mekanlarda gerçekleştiriliyor. Yeşil tepelerin eteklerinde kurulan alan, gönüllü doğa korucusu projesine katılan 5 binden fazla yabancı gönüllüye ev sahipliği yapıyor. Evrensel nitelik kazanan proje, sürdürülebilir turizmin örnek modelini sunuyor.

Üst katlı ana bina ve çevresindeki koni yapılar, projenin merkezi işlevlerini barındırıyor. Yaban hayatı rehabilitasyon merkezi olarak hizmet veren alan, yaralı ve hasta hayvanların tedavi edildiği özel bölümler içeriyor. Burdur Gölü çevresindeki ekosisteme uyumlu yerli türlerin korunması, bu merkezin temel amacı. Ardıç ağaçları ve ardıç kuşları arasındaki ekolojik uyum, projenin sembollerinden biri. Bitkisel tedavi yöntemleri de bu yapılarda araştırılıyor ve uygulanıyor.

Yeşil ağaçlarla çevrili yapılar, doğal alanla mükemmel bütünleşme örneği sunuyor. Ekolojik üretim alanları olarak tasarlanan bu bölgeler, zararlı kimyasallara karşı projenin önemli parçası. Su tasarruflu tarım uygulamaları, özellikle gül ve lavanta üretiminde hayata geçiriliyor. Burdur Gölü'nün çekilmesine karşı geliştirilen sürdürülebilir tarım modelleri, bu alanlarda test ediliyor. Yenilenebilir enerji yöntemleri projesi de bu yapıların enerji ihtiyacını karşılıyor.

Kanatları açık kartal heykeli, özgürlük ve doğa korumanın güçlü sembolü olarak dikiliyor. Sanat eserleri, projenin kültürel boyutunu zenginleştiriyor. Geleneksel tarzda inşa edilen yapılar, yerel mimari değerleri yaşatıyor. Destek ve hibe kabul etmeyen bağımsız proje, tamamen gönüllü katkılarla ayakta duruyor. Kanser ve doğadaki hızlı bozulmaya karşı farkındalık oluşturmak amacıyla başlatılan girişim, sanat yoluyla da mesajını iletiyor. Her heykel, doğa sevgisinin farklı bir ifadesi.

Dal ve ağaç parçalarından oluşturulan insan figürü, doğayla insanın uyumunu simgeliyor. Çam ağaçları arasında yükselen heykel, yerli hayvan ve bitki türlerinin gen muhafazası projesinin sanatsal yansıması. Atık malzemelerin sanat eserine dönüştürülmesi, çevre bilincinin yaratıcı örneği. Bitki, hayvan ve insan hastalıklarında bitkisel tedavi yöntemleri araştırmaları, bu tür sanat çalışmalarıyla destekleniyor. Doğal malzemelerin yeniden değerlendirilmesi, sürdürülebilirlik felsefesinin temel taşı.

Beyaz maskeli tahta heykel, doğanın korunması gereken yüzünü temsil ediyor. İnsan formundaki eser, çevresel sorumluluk bilincini sanatsal dille anlatıyor. Yeşil ağaçlarla çevrili doğal ortam, eserin mesajını güçlendiriyor. Gönüllü doğa korucusu projesine katılan binlerce kişinin ortak duygularını yansıtıyor. Maske, modern yaşamın doğaya verdiği zararın sembolik ifadesi olarak yorumlanabiliyor. Sanat ve aktivizmin buluştuğu bu eser, çevre bilincini estetik yolla aktarıyor.

Kurt veya ejder formundaki tahta yapılar, çocukların doğa eğitimi projesinde kullanılan yaratıcı araçlar. Eğlenceli tasarımlar, küçük yaştaki katılımcıların çevre bilincini geliştirmek için özel olarak hazırlanmış. Doğal malzemelerle inşa edilen bu oyun alanları, öğrenmeyi eğlenceye dönüştürüyor. Ailecek katılım sağlanan programlarda, bu yapılar önemli rol oynuyor. Çocukların hayal gücünü besleyen tasarımlar, doğa sevgisinin erken yaşta aşılanmasına katkı sağlıyor. Eğitim ve eğlencenin birleştiği özgün yaklaşım.

Mor lavanta tarlaları arasında uzanan yol, sürdürülebilir tarım modellerinin canlı örneği. Su tasarruflu tarım projeleri kapsamında yetiştirilen lavantalar, Burdur Gölü'nün çekilmesine karşı geliştirilen çözümlerden biri. Düzenli sıralar halinde uzanan bitkiler, ekolojik üretim anlayışının başarısını gözler önüne seriyor. Zararlı kimyasallar kullanılmadan yetiştirilen lavantalar, doğa dostu tarım uygulamalarının kanıtı. Aromatik bitkiler, bitkisel tedavi yöntemleri araştırmalarında da kullanılıyor. Ekonomik ve ekolojik değer birlikteliği.

Geniş tarım arazilerinde çalışan insanlar, ekolojik üretimin emek yoğun doğasını gösteriyor. Yeşil ve kahverengi tonlardaki tarlalar, mevsimsel üretim döngüsünün farklı evrelerini yansıtıyor. Ürün toplama ve ekim faaliyetleri, gönüllülerin aktif katılımıyla gerçekleştiriliyor. Gül ve lavanta üretiminin yanı sıra, çeşitli organik ürünler de yetiştirilmekte. Su tasarruflu sulama sistemleri, her tarlada titizlikle uygulanıyor. Toprak sağlığının korunması, projenin temel ilkelerinden biri olarak benimsenmiş.

Sakin göl ve arka plandaki dağlar, Lisinia'nın huzur verici atmosferini mükemmel özetliyor. Yemyeşil alan ve su kenarındaki bu manzara, antik çağlardaki 'doğan ve batan güneşin sudaki pırıltısı' anlamının günümüzdeki karşılığı. Çam ağaçları ve ahşap yapılar, doğayla uyumun en güzel örneğini sunuyor. Burası sadece bir proje alanı değil, gelecek nesillere bırakacağımız umudun somut hali. Görüşmek üzere!