Hatay Arkeoloji Müzesi: Resimleri ve Fotoğraf Galerisi

Antakya'nın kalbinde yükselen modern yapı, binlerce yıllık tarihi koruma misyonuyla 2014'te kapılarını açtı. Geniş merdivenler seni 10.700 m²'lik sergileme alanına davet ediyor. Chicago Oriental Institute'ün 1933-1938 kazılarından Princeton Üniversitesi'nin mozaik keşiflerine kadar uzanan yolculuk, cam cepheli bu binada hayat buluyor. Dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonu seni bekliyor.

Ayaklarının altında Roma Dönemi mozaikleri uzanıyor! Cam zemin sayesinde antik sanatçıların ustalığını adım adım hissediyorsun. 1932-1939 yıllarında Princeton araştırmalarıyla gün ışığına çıkan bu eserler, artık modern teknoloji ile korunuyor. Yüksek tavanlar ve doğal ışık, her detayı mükemmel şekilde aydınlatıyor. Geçmiş ile gelecek arasında yürüyorsun.

Mermer ustalarının elinden çıkan heykeller, sessizce hikayelerini anlatıyor. Her biri Antiokheia'nın zengin kültürel mirasından izler taşıyor. Yarım kalmış yüzler, kırık kollar... Zamanın acımasızlığına rağmen ayakta kalan bu eserler, Sir Leonard Woolley'nin 1936'daki Samandağı kazılarından günümüze ulaştı. Sekiz sergi salonundan birinde antik dünyanın büyüsüne kapılıyorsun.

Venüs Heykeli'nin önünde duruyorsun. Roma mitolojisinin güzellik tanrıçası, binlerce yıl sonra hala etkileyici. Kıvrımlar ve detaylarla süslenmiş mermer, antik sanatçıların maharetini gözler önüne seriyor. 1948'de açılan müzenin ilk eserlerinden biri olan bu koleksiyon, Antakya çevresindeki kazılardan geldi. Princeton University Art Museum ve Louvre'daki kardeş eserlerle birlikte dünya mirasının parçası.

Vitrin camının arkasında küçük hazineler gizli. Giysili figürler, ifade dolu yüzler, günlük yaşamdan kesitler... Her heykelcik, Roma döneminde yaşayan insanların hikayesini taşıyor. 35.433 eserin kayıt altında olduğu koleksiyonun bu küçük parçaları, büyük tarihin minik tanıkları. Açana Höyüğü'nden 1937-1948 hafriyatlarına kadar uzanan yolculukta toplanan anılar bunlar.

Geleneksel kıyafetli figür, elindeki tabakla sanki sana ikramda bulunuyor. Roma mozaik sanatının inceliklerini her taşta görebiliyorsun. Antakya, Harbiye ve Narlıca kazılarından çıkan bu eser, günlük yaşamın bir anını ölümsüzleştirmiş. Üç yuvarlak nesne tabakta, belki de o dönemin lezzetleri. Binlerce küçük renkli taşın oluşturduğu bu tablo, geçmişin yaşayan belgesi.

Kanatlı figürün başındaki taç, ilahi gücü simgeliyor. Uzun elbiseler içindeki bu mitolojik karakter, Roma panteonundan bir tanrı ya da tanrıça olabilir. Elindeki nesneyle sağa yönelmiş duruş, hareket halindeki anı yakalamış. Committee for the Excavation'ın Harbiye ve Samandağ Seleuceia Pieria kazılarında bulunan bu mozaik, antik inançların renkli dünyasına pencere açıyor.

Dairesel mozaiğin karşısında duran iki kişi, eserin büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Merkezde yer alan figür etrafındaki geometrik desenlerle çevrelenmiş. Roma döneminin matematik ve sanat anlayışının mükemmel birleşimi bu. 1932'de başlayan Hatay kazıları sayesinde ortaya çıkan bu tür eserler, müzenin 1939'da tamamlanmasına vesile oldu. Karmaşık desenler, antik mimarların ustalığını kanıtlıyor.

Uzun saç ve sakallı adamın başındaki taç, onu sıradan bir figürden ayırıyor. Güçlü yüz ifadesi, belki bir imparator ya da tanrı tasvirini yansıtıyor. Roma mozaik sanatının portre geleneğinin en güzel örneklerinden biri. Dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzede, böyle etkileyici yüzlerle karşılaşmak sıradan. Her taş, antik ustanın elinin izini taşıyor.

Mitolojik figürler çiçekler arasında dans ediyor. Çeşitli renklerdeki küçük taşlar, antik sanatçının paletini oluşturuyor. Üst kısımdaki detaylar, Roma döneminin doğa sevgisini yansıtıyor. Güzelburç çevresindeki kazılardan gelen bu eser, 2000 yılında tamamlanan Lahit Salonu'nda sergilenen nekropol kültürü eserlerini tamamlıyor. Renk uyumu, binlerce yıl sonra hala göz alıcı.

Dairesel ve oval şekillerin uyumu, Roma geometrisinin zarafetini gösteriyor. Çeşitli renklerdeki taşlar, matematiksel düzenle yerleştirilmiş. Üst kısımdaki figürler, günlük yaşamdan sahneler sunuyor. 26 Mayıs 2011'de temeli atılan yeni müze binasında, böyle eserler dokuz farklı temada sergileniyor. Her desen, antik dönemin estetik anlayışını modern teknoloji ile buluşturuyor.

Merkezde yer alan dairesel tasarım, etrafındaki figürler ve sembollerle tamamlanıyor. Her mozaik parçası, Roma döneminin günlük yaşamından kesitler sunuyor. Antakya çevresindeki kazılardan çıkan bu eser, 28 Aralık 2014'te açılan yeni binada yerini aldı. Figürlerden birinin detayları, antik ustanın incelik anlayışını ortaya koyuyor. Semboller, o dönemin inanç sistemini yansıtıyor.

Merkezde yer alan insan figürleri, Roma toplumunun sosyal yaşamını anlatıyor. Çeşitli renklerdeki taşların ustalıkla işlenmesi, antik dönemin sanat anlayışını yansıtıyor. Detaylı işçilik, her santimetrekarede kendini gösteriyor. 1140 m² oturma alanına sahip eski müze binasından 10.700 m²'lik yeni alana taşınan bu eserler, korunma şartlarında büyük gelişme yaşadı. Binlerce taş, tek bir hikaye anlatıyor.

Çıkarılmış taş kalıntılar arasında yürürken, arkeologların sabırlı çalışmalarını düşünüyorsun. Çeşitli renk ve desenlerdeki mozaikler, Roma döneminin zenginliğini gözler önüne seriyor. 1932'den günümüze uzanan kazı serüveni, işte böyle başladı. Her taş, geçmişin sesini taşıyor. Hatay Arkeoloji Müzesi'nde geçirdiğin bu anlar, tarihin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuktu. Görüşmek üzere!