Hoş geldin! İşte buradayız, Kahramanmaraş’ın Kurtuluş Mahallesi’ndeki Taş Medrese önündeyiz. Şimdi birlikte keşfe çıkıyoruz; yol taş döşeli, kapı kemerli, dış cephe hemen ilgini çekecek. Burası Ulu Camii yanında küçük bir külliye; medrese, mescit ve türbe içeriyor. Alaüddevle Bey tarafından XV. yüzyıl sonunda inşa edildiğini bilmek insanı heyecanlandırıyor. Orijinal dokusu hâlâ korunuyor, başlıyoruz!
Taş medrese, tarihi mimarisi ve huzurlu bahçesiyle Türkiye'nin kültürel mirasını yansıtan önemli bir yapıdır.
Şimdi birlikte içeri doğru ilerleyelim, bu büyük kemerli kapı ve üzerindeki levha ilk selam gibi. Kurtuluş Mahallesi’nin bu noktasında Taş Medrese’nin geleneksel taş işçiliği hemen fark ediliyor. 1901 maarif salnamesi burada yirmi beş öğrenci kaydettirmiş; öğrenci sayısı düşününce insanın merakı artıyor. Kapı aynen bekleyen bir dost gibi; heyecan verici değil mi? Keşfe devam.
Taş medrese, Türkiye’nin tarihi yapıları arasında eşsiz bir deneyim sunan turistik bir alandır.
Burada durup taş işçiliğine bakıyorum; ince oymalar ve yollar birleşince sanki geçmişin sesleri geliyor. Medresenin ön cephesi geniş ve düzenli, iki yanında ince dallı ağaçlar huzur katıyor. 1920’lere kadar eğitim amaçlı kullanıldığını hatırlamak ilginç; o zamanların öğrencileri bu koridorlarda dolaşmış olmalı. Sahne farklı bir sakinlik sunuyor; inşa ve malzeme kalitesi günümüze ulaşmış.
Taş medrese, tarihi mimarisiyle Türkiye'nin kültürel zenginlikleri arasında önemli bir yere sahiptir.
Kubbeli çatının yanında bir ağaç gözüme çarpıyor, çevredeki düzenleme ve temizlik malzemeleri bile anlatacak bir hikaye taşıyor. Bu küçük külliye medrese, mescit, türbeden oluşuyor; orijinal dokusu korunmuş. 1991-1992’de bir restorasyon görülmüş, o onarımın izleri hâlâ var; taşlar yerli yerinde, çatı çizgileri sağlam. Unsur olarak bu köşe, hem dingin hem gerçekçi.
Taş Medrese, Türkiye'nin tarihi mimarisinin önemli bir parçasıdır ve çevresiyle tarihi ve modern yapılar arasında bir denge kurar.
Kubbe siluetleri ve tuğla detaylarına bakarken zamanın nasıl geçtiğini düşünüyorsun. Üst kısımlarda örtüler ve metal eklemeler var, ama genel taş dokusu korunmuş. Medrese kompleksinin küçük ölçeği şaşırtıcı ama etkileyici; mescit ve türbeyle bir arada olan bu düzen özgün bir ruh veriyor. Ortam sakin, yürürken taş zeminin sesi kulağa ayrı bir tat bırakıyor.
Girişin önündeki eskitilmiş taş duvarı ve gotik kemer detayı insanı durduruyor; sarmaşıkların arasından bakınca tarih konuşuyor. Medrese şeklini korumuş ve taş yüzeyler yılların izini taşıyor; bazı yerlerde onarımlar yapılmış ama ruh bozulmamış. Bu ipucu, buranın hem depo hem mescit olarak bugüne kadar kullanıldığını hatırlatıyor. Paylaşayım: taş dokusuna dokunmak isteyeceksin.
Kemer şeklinde koca bir kapının önünde duruyorum; sade bir yazıt var üstünde, çevresinde yemyeşil ağaçlar. Taşların işçiliği ve kesimi öyle net ki ustaların ellerini hayal ediyorsun. Medresenin kimi kısımları depoya çevrilmiş, kimi kısımlarıysa ibadete açık; günlük kullanımın izleri burada da hissediliyor. Eski zamanların izleriyle modern ihtiyaçlar arasında dengeli bir birliktelik var.
İçeri girince yüksek tavan, renkli pencereler ve zarif işçilik hemen gözünü alıyor; büyük avizeyle birlikte mekân dinginleşiyor. Bu cami içi bölüm, medresenin eğitim ve ibadet atmosferini aynı anda taşıyor. 1901 kayıtları ve 1920’ye kadar süren öğretim düşünülünce burada öğrencilerin duaları ve sohbetleri yankılanıyor gibi. Paylaşayım: içeride zaman farklı akıyor.
Geniş koridorun taş döşemesi ve yuvarlak kemerleri adeta yürüyüşe davet ediyor; sütunların arasından ışık süzülüyor. Koridor, medrese ile mescit arasında bağ kuran bir yol gibi; öğrenci sıraları ve eskitilmiş köşeler hayalinde canlanıyor. Burada vakti yavaşlatıp taşların, kemerlerin ve sessizliğin konuşmasına izin veriyorsun. İz bırakan anlar biriktiriliyor.
Girişe yakın vitrinlerde yerel el sanatları sergileniyor; el emeği objeler ve küçük hediyelikler ortamı sıcaklaştırıyor. Uzun sütunlu kemerlerin önünde stantlar, hem ticari hem kültürel bir bağ kurulmasına yardımcı oluyor. Medrese günümüzde mescit ve depo olarak kullanılıyor; bu çok katmanlı işlev, burayı yaşayan bir tarih hâline getiriyor. Sen de birkaç parça almak isteyebilirsin.
Kubbeli cami ve minare siluetiyle biraz geriye çekilip genel bir bakış atıyorum; panorama ruhu sakinleştiriyor. Taş yüzeyler, sivri minare ucu ve pencerelerin dizilişi birlikte okununca bu külliyenin neden korunmaya değer olduğu anlaşılıyor. 1991-1992 restorasyonunun canlı tuttuğu hatlar, çeşitli onarımların sürekliliğini akla getiriyor. Dervişçe bir huzur burada duruyor.
Taş Medrese, Türkiye'nin zengin mimari mirasını ve doğal güzelliklerini bir araya getiriyor.
İşte böyle bir yer burası; geniş açıyla son bir tur atınca medresenin camisi, minaresi ve kubbeleri bir bütün oluşturuyor. Umarım keyif almışsındır; burası Ulu Camii yanında, Kahramanmaraş’ın kurtuluş semtinde küçük ama dolu bir külliye. Görüşmek üzere, yine bekleriz — taşı taşıyan ellerin, onarımların ve restorasyonların yıllardır burayı ayakta tuttuğunu görmek güzel. Hoşça kal.